English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kick in v. | bağışlamak | ||
Tom kicked in a lot of money. Tom çok para bağışladı. More Sentences |
||||
General | kick in v. | tekme atmak | ||
Tom gave Mary a kick in the ribs. Tom, Mary'nin kaburgalarına bir tekme attı. More Sentences |
||||
General | kick in n. | para verme | ||
General | kick in v. | payına düşeni ödemek | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | kick in v. | devreye girmek | ||
Phrasals | kick in v. | etkisini göstermek | ||
Phrasals | kick in v. | ölmek | ||
Phrasals | kick in v. | sonuç vermeye başlamak | ||
Phrasals | kick in v. | (uyuşturucu vb.) etkisini göstermek | ||
Phrasals | kick in v. | (hap vs.) patlamak | ||
Phrasals | kick in v. | (yorgunluk vb) çökmek | ||
Slang | ||||
Slang | kick in v. | (hapın/uyuşturucunun) kafası gelmek |